Başlık biraz tuhaf
karşılanabilir. Fakat tamamen organik ve tecrübe ettiğim bir olayı sizlerle
paylaşmak isterim. 2009 yılında Arçelik 6242 HI marka bulaşık makinesini aldım
ve halen kullanmaya devam ediyorum. Olayın kahramanı da bulaşık makinesi pis su
tahliye hortumu. Hortumdan su kaçağı olduğunu fark ettim ve söktüm. Yaşadığım
şehirde ki yetkili servise gittim. Şahit ürün olarak ve herhangi bir yanlışlık
olmaması için tahliye hortumunu da yanımda götürdüm. Teknik uzman arkadaşa
derdimi anlattım ve ürünü gösterdim. Teknik uzman, ürüne baktı, bilgisayardan stoklara
baktı, inceledi ve ürünün stoklarda olmadığını ifade etti. Buraya kadar her şey
normal...
Peki o zaman diğer yetkili servislerde
vardır dememe kalmadan kendisi zaten cevabı verdi. Evet, hiç bir yetkili
serviste bulunmamaktaydı. Ne yapalım o zaman sipariş açalım yedek parça gelsin
diye bir çare aradım ama “Üretici firmanın ürün yan malzemelerini 10 yıl kadar
stoklarda bulundurma zorunluluğu olduğunu şikayet talebi açılarak Türkiye
genelinde varsa tedarik edilebileceğini aksi taktirde yan malzemeyi tedarik
edemeyecekleri cevabını verdi.” Aldığım cevap karşısında hemen kafamda deli
sorular oluşmaya başladı. 1. Eğer yan malzeme Türkiye genelinde yoksa? 2.
Üretici firma bizlere ürünlerimi 10 yıl kullanabilirsin, eğer bir sorun olursa
işin şansa kalmıştır mı demek istiyor? 3. No-name üretilen tahliye borusu ile
işimi çözebilir miyim? 4. Evde ki diğer makinelerde bir arıza olursa? 5. Kamera
şakası yapılıyor da kurban ben miyim?
Kafamda ki sorular ile müşteri
temsilcisinin yanına gittim. Derdimi anlattım ve bir çare bulurum diye şikayet
talebi oluşturmak istedim. Müşteri temsilcisi insiyatif alarak seri üretimde
olan ve muadil olabilecek bir ürünü stoklardan istedi ve ürünü bana teslim
etti. Eğer parça olmaz ve zarar görmez ise iade alabileceğini de belirtti. Bir
umut diyerek içten bir dua ile evin yolunu tuttum. Parçayı taktım ve nasıl dua
etmişsem artık hiç bir problem ile karşılaşmadan sorunumu hallettim.
Yaşadığım olayı sonradan sakin
bir ruh hali ile düşündüm ve eğer müşteri temsilcisi proaktif davranmasaydı ve
bana çözüm sunmasaydı ne olurdu? Teknik uzman kadrosunda olan arkadaşın
yaklaşımına göre üretici firma benim için bitmiş bir marka mı olacaktı? Peki
teknik uzman ile müşteri temsilcisi aynı kurum adına aynı vakada nasıl farklı hareket
edebiliyorlar? İşte burada aslında bizi bir kavram karşılıyor, Kurumsallık...
Kurumsallık, Türkiye’nin sayılı
firmalarından bile olsanız her daim sorgulanması gereken bir kavram mıdır?
Cevap gayet basit, Evet. Peki neden? Kurumsallık dediğimiz kavram aslında
şirketlerin varlıkları ile birlikte her daim yaşayan ve kişilerden bağımsız, belirli
standartların sürdürülebilirliği olarak kısaca ifade edilebilir. Türkiye’nin
herhangi bir köşesinde sizinle aynı refleksleri gösteren ve sizi kurumsal
olarak temsil eden paydaşlarınız ile birlikte müşterilerinize hizmet
verebilirseniz eğer işte o zaman tam manasıyla Dünya markası olabilirsiniz.
Bunun yolu da kurumsal iç ve dış tetkikler ile sürekli yapıyı canlı tutmak ve
kontrol altına almaktan geçmektedir. Aksi taktirde kurumsallık kavramının içi
boş bir kelimeden ibaret kalması firmaların ticari varlıklarını da
sürdürmelerini mümkün KILAMAZ!
(Not: Bilinçli bir tüketici olarak
üretici firmanın WhatsApp iletişim hattına da durumu aktardım ki yerli
üreticimize faydamız olsun. Ben bilinçli hareket ederek durumu aktardım, umarım
ilgili firmada bilinçli hareket eder...)
Sevgilerimle,